İSLAM’da TÜRK’ler


1) Bu ayet-i kerimenin, başta Vani Mehmet Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi Bilmen, Celal Yıldırım gibi bir çok İslam alim ve mütefessire göre Türkler’i işaret ettiği kabul edilmektedir;


Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse, Allah Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, kendisinin onları seveceği, onlarında kendisini seveceği bir kavim getirir ki; Onlar Allah yolunda savaşırlar ve hiçbir kınayanın kınamasından çekinmezler. Bu Allah’ın lütfu inayetidir ki, onu kime dilerse ona verir. Allah ihsanı bol olan, en çok bilendir. (Maide suresi:54)


2) ”Hıfz, On kısma ayrılmıştır: Dokuzu Türklerde biri diğer insanlardadır.” (Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi. Ramuz-ul-Ehadis.”4140” nolu Hadis)


3) “Kostantiyye (İstanbul) mutlaka feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır ve o asker ne güzel askerdir.”


Buhari (et-Trah-ul Kebir, cilt 1, kısım 2, sayfa: 81) Ahmed bin Hanbel (Müsned IV/42, kahire 1313) El-Hakim (el-Müstedrek IV/42-422, Haydarabat 1335)


4) “Benim ümmetimi öyle bir kavim sürüp, kovalayacaktır ki; onların yüzleri (yuvarlak ve) enli, gözleri (çekik ve) küçük, çehreleri sanki üzeri derilerle kaplanmış kalkanlar gibidirler. Onlar üç defa Arabistan yarımadasına kadar ilerleyeceklerdir. İlk istilada onların önlerinden kaçanlar kurtulacaktır. İkinci istilada hücuma uğrayanlardan bazıları helak olacak ve bazıları da canlarını kurtaracaklardır. Üçüncü istilada ise onların kökleri kesilecektir. (Artık istilalar son bulacaktır) işte onlar Türkler’dir. Nefsim yed-i kudretinde olan ALLAH’a yemin ederim ki, Türkler (çok yakın bir gelecekte) atlarını Müslüman mescidlerinin direklerine bağlayacaklardır.”


Ebu Davud (Nuseym b. Hammad, Kitabü’l Fiten, Atıf Ktp. No:602,V.121122)


5) Türkler size ilişmedikçe sizde onlara ilişmeyiniz. Çünkü milletimin mülkünü ve ALLAH’ın ona olan ihsanını en evvel Kantura (Türk) nesli alacaktır. İmam Taberani (Mu’cem’ül-Kebir ve Mu’cem’ül Evsat isimli eserinde)


6) Habeşliler sizle uğraşmadıkça siz de onlarla uğraşmayınız. Hele Türkler size dokunmadığı sürece siz de Türkler’e (sakın) dokunmayınız! Ebu Davud (Sünen-i Davud, IV.s:112)


7) Yukarıdaki hadis-i şerif Cüveydi tarafından şöyle nakledilmiştir: “Türkler sizlere dokunmadıkça siz de Türkler’e dokunmayınız. Zira onlar çok sert ve haşin tabiatlı kimselerdir.” (El-Cüveyni; Tarih-i Cihan-güşa, 1, s:11)


Aynı hadis-i şerifi Hamavi ise ashabdan

şöyle nakletmiştir:

“Sakın onların üzerine süvari birlikleri göndermeyiniz (harp etmeyiniz) Türkler ve Habeşliler size dokunmadığı sürece siz de onlara dokunmayınız.”


8) İmam Taberani şöyle nakleder:


İbn-i Zi’l Kela anlatıyor: “Bir gün Muaviye’nin yanındaydım. Ermeniye vilayetinin valisinden posta geldi. Muaviye valinin mektubunu okudu, hiddetlendi; sonra kâtiplerinden birini çağırdı ve ona valinin tahriratına şöyle yaz, dedi. “İdarendeki araziye Türkler’in akın ve yağma ettiklerinden bunun üzerine arkalarından takip kuvvetlerini sevkettiğinden vebu takipçilerin yağma edilen şeyleri onlardan istirdat etmiş olduklarından bahsediyorsun. Anan sana matem tutsun, sakın bir daha öyle bir harekette bulunma, Türkleri kışkırtma ve onlardan hiç bir şey istirdat etme. Çünkü ben Resulullah’dan işittim. Buyurdu ki; “Türkler yavşan otu biten yerlere (Avrupa’ya) kadar ilerleyeceklerdir.”


9) Hıfz, on kısma ayrılmıştır: “Dokuzu Türkler’de, biri diğer insanlardadır.”

(Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi (Ramuz’ul-Ehadis 4140 nolu hadis)


Hıfz kelimesi bazı kitaplarda hafızlık, kavrama kabiliyeti olarak tercüme edilmiştir. Merhum Mehmed Vani Efendi’ye göre ise muhafazakârlık yani dinini, milletini, vatanını, maddi ve manevi değerlerini, örf ve âdetlerini, namusunu koruma duygusunun her milletten çok Türk milletindedir.


10) Taberi şöyle anlatmaktadır:

Hz. Peygamber Arap kabilelerin hücumu yılında (Hendek savaşı) Medine’nin etrafında kazılmak istenen hendeğin sınırlarını çizdi… Biz hiçbir zaman bu sınırları aşmak istemiyorduk. Salman hendekten çıkarak Hz. Peygamberin bulunduğu yere geldi. Bu sırada O bir Türk çadırını kurmakla meşgul bulunuyordu. (et-Taberi II. S:568)


11) Ebu Said el-Hudri demiştir ki; Hz. Peygamber ramazanın ilk on gününde itikâfa girmiştir. Sonra ortasındaki on günde tentesi üzerinde hasır bulunan bir Türk çadırında itikâfa girmiştir. Ebu Müslim.


12) Resulullah Efendimiz bir gece rüyasında peşine önce siyah bir koyunun, sonrada bir beyaz koyunun takıldığını görüyor. Sabahleyin mescid-i saadete gelip namaz kıldırdıktan sonra sırf iltifat olsun diye bu rüyanın yorumunu Ebubekir Sıddık Hazretlerine bırakıyor. Bu iltifata hem sevinen, hem de mahcup olan Ebubekir (r.a):

“Mademki, öyle arzu buyurdunuz, yorumunu yapayım. Ey Allah’ın Peygamberi Peşinize ilk takılan siyah koyun Arapları, sonra da takılan beyaz koyun beyaz bir ırkı temsil eder. Yani önce Araplar size inanıp peşinize takılacak, sonra da beyaz bir ırk İslam’a girip size uyacak…”rüyadaki siyah koyun Arapları, beyaz koyun ise Türkler’i işaret etmiştir. Çünkü bir müddet sonra beyaz yüzlü olan Türkler İslam’a girmişlerdir.


13) Ebu Sekine (ki Muharrerlerden bir kimsedir) Resulullah (sav)ın bir sahabesinden naklen anlatıyor:

“Resulullah (sav) buyurdular ki: “Sizi bıraktıkları müddetçe siz de Habeşileri bırakın.

Sizi terkettikleri müddetçe Türkleri terkedin.”

(Ravi (r.a.): Ebu Sekine Kaynak: Ebu Davud, Melahim 8, 4302)






Gökhan GÖKÇEK


TURAN-SAM (Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Basın Müşaviri, Yönetim Kurulu Üyesi


www.turansam.com

Loading